Daha alttaki girdide hafta bitmeden 4 kuş vurdum diyordum ki o kuşların sayısı 6.5'e yükseldi. Pazar öğleden sonrasında sanki Doraemon beni çağırmış gibi Kadıköy'e doğru geçelim dedim Komakine'ye. Kendisinin sağolsun nefes alabildiği Pera'dan bile önce hayata merhaba dediği Kadıköy'de, hem pilaki hem de benim ıvır zıvırlarımı aramak için girmediğimiz delik bırakmamaya çalıştık. Kalabalıkları yararak ilerlediğimiz Kadıköy'de, arkadaşım hastaRuh tarafından "Oha lan, hediyeni almaya mı geldin?" bazlı gözüme sokulan bir torba, işte ilk ilahi işareti vermiş, torbanın içinden alttaki fotoğrafta solda görülen şişe şeklindeki şemsiye çıkıvermişti. Valla ben bu Japon-Çin işine sardırdıktan sonra arkadaşlar-canlar sağolsun nerde bir uzakdoğusal faaliyet ya da ıvır zıvır varsa ya haberdar ederler ya da alırlar. Pek mesudum yani. Şemsiyenin açık hali, ben bozulmasını istemediğim için internetten yürüttüğüm alttaki fotoda görülebilir.
İkinci hadise ise, artık umutlarımız yavaş yavaş tükenirken, eve dönmek üzere vapura doğru saptığımızda One Piece karakteri görüp yaklaştığım bir elektrikçinin vitrin önünde sallanarak bana göz kırpan ışık enerjisiyle hareket eden Doraemon oldu (En üst fotoda sağdaki). İşte yukarıda değindiğim buçukluk da tam da burada ortaya çıktı. Zira Doraemon'un kutusunun üzerinde bikinili Shinchan görmek mümkün.
Ben hayatımda bir hafta boyunca hiç bu kadar sevindiğimi bilmem sevgili dostlar. Neredeyse hayata umutla bakmaya başlayacağım yani, o derece! Yine de Doraemonları yeterince tükettiğimi düşünüyorum. Uzunca bir süre rahatsınız yani. Haydi bakalım. Yeni takıntılara yelken açalım...