26.5.09

NİNJANIN PARMAKLA İMTİHANI A.K.A NINJA HUNTER

Artık kaçış yerin kalmadı dostum! Biraz sonra anlatımına maruz kalacağın filmi, sen de Türk dandik vcd piyasasında kolayca bulabilir ve şahsıma iyi dileklerini(!) bol bol bildirebilirsin.

“Wu Dang ustası Taocu kıyafetli beyazsaç-sivrikaş’ın (Jack Lung), shaolin kung fu’nun en iyi ustalarından birini dövüşe zorlamasıyla açılan filmimiz, shaolin ustasından ölümcül yara alan beyazsaç-sivrikaş’ın, kendi mabedine kaçmasıyla son buluyor” deyip kısa yoldan bitirmek isterdim. Amma velakin her seyrettiğim film, senin istediğin gibi bu kadar kısa sürse, hayat çekilmez bir hal alırdı, öyle değil mi be dostum? Kam’on men! Öhö…

Bu sefer sana kazık atmayacağım merak etme. Filmle ilgili teknik bilgiyi yazının başında vereceğim ki geri kalanını okumaya karar vermek için ikinci bir şansın olsun.

1984 tarihli Tayvan yapımı orijinal adıyla Ren zhe da jue dou, amerikanca adıyla Ninja Hunter veya Wu Tang vs. Ninja ve Türkçe adıyla Ninja İnsan Avcısı, yine sinema ömrü kısa, ama dolu dolu geçmiş bir yönetmenin, Wu Kuo-Ren’ in elinden çıkma. Bak alıştıra alıştıra söylüyorum, başrolde Alexander Lo Rei var. İşte şimdi senin sıran; ister kaç, ister kal! Hele ‘Gala’ vcd’den çıkan ve (sanırım) video dönemlerinin orijinal Türkçe dublajını hala üzerinde taşıyan filmin, insanın kendi ana dilinde dahi altyazıya ihtiyaç hissettiği anlar yaratması-ki kalmaya karar verirsen anlarsın ya, hiçbir karakterin adını yazmayıp lakaplarla hitap etmem, adları anlayamadığımdan dolayıdır- karar verme süreni kısaltacaktır. Eh, hağla kesin karar veremediysen, shaolin-wu dang-ninja üçlüsü, dore Ninja, uçan rahibe ve hatta uçan halı diye listeyi uzatınca, artık tamamen emin olursun herhalde. Evet… Giden gittiyse, kalan sağlar bizimdir diyerek (ki ne acayip bir mantıktır şu), filmi anlatmaya başlayalım.

Kung fu ustası tarafından yenilgiye uğrayan Beyazsaç-sivrikaş, mabedinde, iki kadının yumurtalık bölgesinden enerji çekerek kıpkırmızı olup , darbe geçirmez, nam-ı diğer “demir vücut” haline gelir.
O diri vücuduna ne balta işler ne mızrak. Böylelikle özgüvenini de tekrardan kazandıktan sonra, eski ihtişamını kaybetmiş ve yeniden önem kazanmak isteyen Ninjalara, Shaolin Tapınağını ortadan kaldırma sözü karşılığında yardım teklif eder.


Hitler bıyıklı, beyaz kıyafetli ninja lideri, “ninjalar artık öldürmekten başka birşey yapmıyor” diye veryansın ettikten sonra bu teklifi elbette kabul edecektir.
Beyazsaç-sivrikaş, yaptığı planları birer birer yürürlüğe koymaya başlar. Önce, başta Ninjalar olmak üzere, kendisi de o tapınak senin bu tapınak benim Shaolin tapınaklarına birer birer saldırır ve çoğunu da telef ederler. Dahası Shaolin rahibi kılığına soktuğu adamlarını imparatora saldırtıp, imparatoru da kendi safhına çeken beyazsaç-sivrikaş, çok kısa bir süre içinde Shaolin Tapınağı’nı ortadan kaldırmayı başarır. Buraya kadar beyazsaç-sivrikaşın zekasını, ninjanın sinsiliğini, shaolinin sebatını, sözün kısası aksiyonun hasını görürüz. Hatta aksiyonumuza sos olarak bir zombi kung fu dövüşçüsü ve kendi tapınağını satan shaolin rahibinin, büyük rahibin arkasından “o benim tırnağımın kiri bile olamaz” diyerek yaptığı dedikodu da katılarak bal-kaymak oluşturur. Aman yime de yanında yat!
Rahibin tırnağına dikkat


Arada bir kesme-yapıştırma yöntemiyle gökten takla ata ata ortama giren, en favori karakterim beyazsaç-sivrikaş, hayaline kavuşmuştur kavuşmasına ama başarıya ulaşırken birçok insanın ahını aldığını söylemenin de gereği var mıdır? Bu ahlardan en büyüğü ise filmin ta başında kapıştığı shaolin ustasının kızıdır. Zira, shaolin ustası, beyazsaç-sivrikaş tarafından öldürülmeden hemen önce, kızına “shaolin’in parmak sanatı” kitabını emanet ederek, büyüdüğü zaman kitabı shaolin tapınağı’na ulaştırmasını, böylelikle Shaolin Tapınağı’nın yeniden kurulabileceğini söylemiştir. İşte böylelikle aradan 10 yıl geçmiş, büyüyen kız, ana-babasının mezarı başında kitabı tapınağa ulaştırma yeminini yeniledikten sonra, yola çıkmıştır.
Üstte; Beyazsaç-sivrikaş, dokunmadan tek hareketle soyduğu kızın elbisesini elinde tutarken. Altta cıbıldak kalan kızın tülle sansürlenmiş hali :)

Gözünü sevdiğim dublaj dolayısıyla sık sık duyulan, yaşlı yumurta kafalı, ihtiyar bunak ve yahut Allahın cezası gibi ‘güzel’ sıfat tamlamalarıyla son derece eğlendirici boyutta seyredilen filmin Beyazsaç-sivrikaş’tan sonraki ikinci bombası Alexander Lou, tapınaktan kaçmayı başaran ustanın oğlu rolünde karşımıza çıkar. Parmak sanatı tekniğinde kendini geliştirerek, bir kere daha başta babası olmak üzere, tüm Shaolin Tapınağı’nın intikamını, önce Ninjaları, ardından da beyazsaç-sivrikaşı parmaklarıyla benzeterek alacaktır.
Ortaya karışık teknik çalışıldığına şahit olduğumuz dövüşler, soluk keserken (hep şu lafı kullanmak istedim hayatta), tel tekniği denilen nimetin zaman zaman kendini ‘harbiden’ gösterdiğini söyleyebiliriz.

Beyaz-siyah-altın renkli kıyafetli Ninjalar, rengarenk dumanların arasından bir görünüp bir kaybolurken, filmin görsel efekt uzmanı abinin elini öpmek için önümüzdeki bayram o taraflara doğru gideceğimi, gelmek isteyenlere de her zamanki gibi kapımın açık olduğunu söyledikten sonra, bu defa Ninja numaralarıyla değil ama filmdeki uçan halıya binip ortamdan sıvışıyorum.

Lütfen fotoğrafın ayarıyla oynamayanız çünkü fotoğraftan az önce ışık hızında bir ninja geçti.

NINJA HUNTER (1984)

Y: James Wu-Kuo Ren

Dövüş Kareografı: Chu Ko

O: Alexander Lo Rei (Kung fu ustasının oğlu), Jack Lung Sai-Ga (beyazsaç-sivrikaş), William Yen (beyaz ninja)


Hiç yorum yok:

Boş işler bunlar...