29.12.08

DUEL TO DEATH

İsmini "Ölümüne Düello" olarak çevirebileceğimiz bu filmi birkaç blog öncesi şöyle bir yazmıştım. Ama düşündüm taşındım, bu filmin çok daha fazla ilgiyi hakettiğinde karar kıldım. Orjinal adı "Xian Si Jue" olan bu 1983 yapımı filmin yönetmen koltuğunda, günümüze kadar başka filmlerde çeşitli şekillerde rastlama olanağı bulduğumuz Siu-Tung Ching'in oturduğunu söylemiştim zaten. Şimdi biraz filmin konusu ve takıldığım bazı sahnelerden söz etmek istiyorum.



Öncelikle karakterleri tanıtalım;
-Shaolin rahipleri

-Beyazlar içinde, shaolin rahipleri tarafından yetiştirilmiş Damian Lau


-Film boyunca birkaç sefer daha göreceğimiz, Damian Lau'ya babalık yapmış rahibimiz



-Japon düellocu Hashimoto rolünde Norman Chu


-Yılanın başı, japon rahip


-Japon rahibin yılanın başı olmasını sağlayan japon general
-Öl öl,bir türlü soyu tükenmeyen ninjalar (fotoğrafa, örnek olması açısından çalışkan bir ninja koymak istedim)
-Şanlı dövüş okulunun ustası


-Suratındaki bir ton boyaya rağmen kendini erkek olarak gösteren,şanlı dövüş okulunun ustasının kızı,bir nevi Lady Oscar


-Filmin neşe kaynağı Damian Lau'nun ilk hocası sarhoş usta ve beyaz papağanı

Film Shaolin tapınağının kütüphanesinden değerli yazmaların içeriğini çalmaya kalkışan ninjalarla mücadeleye girişen shaolin rahipleri ve yeteneğini ilk defa sınama fırsatı bulan iki esas oğlandan birini oynayan beyazlar içindeki Damian Lau ile açılıyor. Fotoğrafta hocasının dövüşmesine izin vermesinin heyecanıyla geri geri uçarak kapıdan fırlamak üzere olan Lau'yu görüyoruz. Bir kısmını haşat ettiği ninjaların,bir kısmının da kendi kendilerini haşat ettiklerini gören beyazlar içindeki Lau, bana kalırsa az da olsa japonlara karşı hayranlık beslemektedir. İşte Shaolin tapınağının bağrından kopup gelen kız güzeli,beyazlar içinde Lau, dövüş sanatlarında Çin'in üstünlüğünü ispatlamak için seçilirken,aynı olay için japonya'dan seçilen kişi ise samuray çocuklarından birinin arkadaşından yediği dayağı geri iade etmesi için ona taktik vermesi ile çocuklarla da arasının iyi olduğunu anladığımız Hashimoto rolündeki Chu'dur. Bir Çinliye samuray elbisesi bu kadar yakışır mı a dostlar! Bu zamana kadar seyrettiğim filmler içerisinde bir japonu en iyi canlandıran çinliyi Chu seçiyorum. Filmin bu açıdan tek bir falsosu var o da Chu'nun bir sahnede içerisinden çıktığı yapının kapısının sürme değil de dışa açılan cinsinden olması ki aslında affedilecek gibi değil. Ama kara kaşının hatrına bu seferlik affedelim (yandaki fotoda görüldüğü üzere). İşte bu iki delikanlı cengaver düelloyu gerçekleştirecekleri mekana doğru yola çıkmadan az evvel sevdicekleriyle vedalaşırlar. Kız güzeli,beyazlar içindeki Lau, kendisini Shaolin tapınağına bırakan sarhoş ustası ve onun geveze papağanıyla vedalaşırken, Lau'nun ustasını papağana emanet etmesi de seyirciyi duygulandırır. Bu arada Japon düellocu, Chu(biz de Hashimoto diyelim bu andan itibaren) da generalinden samuray kılıcını almış, az önce de belirttiğim gibi kapıyı dışarı doğru açarak yolculuğuna başlammıştır. Herşey böyle güzel ve temiz olsa ah seyirci ben de istemez miyin sanırsın. Ama dur! Hashimoto generalin huzurundan ayrılır ayrılmaz yılanın başı rolündeki japon rahibi generalin huzurunda görmemizle olay örgüsünü az buçuk çözmemiz bir olur. Ama ayrıntıya girmeyelim. İşte bu japon rahip de Hashimoto'yu hem kollamak,hem takip etmek hem de bulduğu her fırsatta düelloda galip gelmek adına ninjaları vasıtasıyla türlü oyunlar düzenler. Bir bakıma japon rahip emir kuludur. Çok üstüne gitmemek lazım. Şimdi bu arkadaşlar yola çıktı ama nereye gidiyorlar? Yüzyıllardır düellonun gerçekleştiği dövüş okuluna elbette ki. Yolda bizi güzel bir "unsur" karşılar.Bizim ilk bakışta ne güzel bir kadın diyeceğimiz bu mahlukatın bir kaç sahne sonra erkek olarak lanse edilmesi ayrı bir tartışma konusu oluşturur heyhat ama burada sadece sahne verilmekle yetinilecektir. Yüzündeki on kat boyaya rağmen erkek olduğunu iddia eden bu hanım kızımız dövüş okulu ustasının kızıdır ve onun da amacı japon düellocu Hashimoto'ya meydan okuyarak babasının okulunun saygınlığını geri kazanmasını sağlamaktır. Ama maço erkek olduğunu bu sahneyle anladığımız Hashimoto bir kaç hamleyle kızı yenilgiye uğrattıktan sonra "ben kadınlarla dövüşmem" diyerek onu kaale almadığını gösterir. İyi ki dövüşmedi.Dövüşse halimiz nic' olurdu sayın seyirci? Neyse efenim çene iyi çalışıyor bu akşam malum,biraz hızlandırayım konuyu bari. İki düellocumuz dere tepe düz gittikten sonra dövüş okuluna varırlar. Burada kendilerini derenin ortasında oturduğu yere gelmelerini söyleyerek yeteneklerini sınayan dövüş okulu hocasının da takdirini kazanırlar. Sahneyi hep beraber inceleyelim isterseniz:


Filmin bundan sonrasında duygu yüklü sahnelere şahit oluyoruz. Elinde büyüttüğü kız güzeli,beyazlar içindeki Lau'yu düelloda yalnız komak istemeyen Shaolin rahibi, dev ninja tarafından takibe alınır. Aslında dev değil de birkaç parçalı olduğunu güneşe bakarak anladığımız bu arkadaş parçalanıp, ninjalardan biri kendini cıscıbıl soyar.Bu arada rahibin "tööbe tööbe" diye kafasını öte yana çevirmesini fırsat bilip,onu oracıkta ağıyla yakalayıverir. (Yanda sırasıyla devi ve parçalanışını görüyoruz). Bu fantastik sahneden sonra kendine uzun süre gelemeyeceğine bahse girerim. Devam edelim...Bu ağ olayından sonra anlarız ki düelloyu sabote etmek isteyen yalnızca japonlar değildir. Ortada daha vahim,kendine göre haklı bile sayılabilecek bir şahıs daha bulunmaktadır. İfşa etmekle etmemek arasında bocalıyorum. Edelim be ettik edeceğimiz kadar zaten.


Dövüş okulu bu arada sürekli sabote edilir kız güzeli,beyazlar içindeki Lau'yu ortadan kaldırmak için. Ama kız güzeli,beyazlar içindeki Lau göründüğü kadar saf değildir. Bu arada Japon rahibin planlarının farkına varan Hashimoto da adil bir düello yapmak istemekte o yüzden, ninjalar tarafındna yapılan her saldırıda,rakibi Lau'ya zarar gelmemesi için, rahibin karşısına dikilmektedir. Bu kadar yüce,bu kadar cesur da olunmaz ki!
Günlerden bir gün, kız güzeli,beyazlar içindeki Lau, dövüş okulunun sabote edildiğini görerek hemen içeri dalar. Bir de ne görsün? Hocanın bacakları dizlerinden kesilmiş oracığa yığılmış durmaz mı? Hoca, "beni değil kızımı kurtar" demeye kalmaz ki hareket eden-kızgüzelibeyazlariçindekiLau-zeminde açılan kapaktan aşağıya,ağın içerisine düşer.TATAAAM! Kader ağlarını ninjalar vasıtasıyla örmüş, içine düştüğü mahzende kendi hocası da olmak üzere bir sürü kişiyi görmüştür. Burda o ünlü kahkayı duyarız. Dövüş okulu hocası aslında saldırıya uğramamıştır.Zira o doğuştan topaldır. Ama kızgüzelibeyazlariçindekiLau'yu aldatmayı başarmıştır. Okulunun şanını geri alabilmesi için düelloyu kendisinin yapmasını istemektedir. Şerefsiz babanın şerefli kızı-oğlu?kızı?-herneyse- babasınız bu hainliği karşısında doğruluk ve adaletten yana gelecek be kızgüzelibeyazlariçindeki Lau'yu kurtaracaktır. Bu arada doğruluk ve adalet adına savaşan tek işi o değildir elbette. Hashimoto'nun da canına tak etmiş japon rahibi benzetmeye gitmiştir. İyilik gene kazanır dostlar.Ama her zamanki gibi zor yoldan. Bütün kötüler hakettiklerini bulduktan sonraki son sahne beni ağlatmış bulunmaktadır. Beyazlar içindeki Lau, Gandalf'ın aksine, artık saflığını kaybederek olgunlaşmış ve grilere bürünmüştür. Giydiği kimonoyu kıskandığım Hashimoto da buğulu gözlerle "hadi yapmıyor muyuz düello" diyerek kızgüzeligrileriçindekiLau'ya döner. Shaolin tapınağında yetişmesine bağladığım bir olgunlukla bu düellonun hiçbir anlamı kalmadığını söyleyen kızgüzeligrileriçindekiLau, Hashimoto'nun yaptığı hiç takdir etmediğim "adice" bir davranış neticesinde dövüşü başlatır.
Filmin müziği de konu kadar duygulandırıcı. Aradım taradım ama kimdir nedir müziği yapan bulamadım. İşte böyle bir filmin daha sonuna geldik...

Hiç yorum yok:

Boş işler bunlar...